Merhaba

Yaşadıkça birikti, yaşadıkça birikti, doldu, taştı. Ben de tüm bunları yazdım. Bu sefer de yazdıklarım birikti, doldu, taştı. Taştıkça paylaşmayı çare gördüm. Benim çarem okuyuculara dert olur mu bilmem ama yıllardır yazılanların hepsi burada. Biraz siyasi, biraz felsefi, biraz da insani. Bir hayli de Zeynep'ten.


Afiyet olsun








1 Mart 2012 Perşembe

Cennete gitmekten vazgeçtim (18 ağustos 2008)

Yazma yolculuğuna çıktığımda verdiğim bir karar vardı. Sadece o zamana ait, sadece o ülkeye ait ve sadece o topluma ait şeylerden ziyade;  daha genel, daha evrensel, yıllar boyu okunabilecek ve her daim okunduğunda tat verecek şeyler yazmayı hedeflemiştim. Açıkçası bu şekilde olanlarını daha değerli bulurum, durumsal yazılardan da pek hoşlanmam. Ne çare ki kuralı deliyoruz.

Bir baba: Fakir, zavallı, işsiz, aşsız, birdolu çocuk sahibi. Dünyada tek dayanağı Allah’ı. Ondan da medet ummasa yaşam zehir zemberek onun için. Bu zaafiyeti nedeniyle de beyni iyice kullanılmaz hale getirilmiş, yobazlık, taassup ve safsatanın içinde kaybolmuş gitmiş, esir düşmüş. Kızı: Evde yiyecek ekmeği yok, babası tarafından bedava diye iki aylığına yatılı kursa gönderilmiş ve yaşamı bedavaya getirilmiş, ahiret için mektup yazacak kadar cahilleştirilmiş, beyni mantara dönüştürülmüş, kafası sarılı zavallı bir gariban, geleceğin kadını, annesi.

Şehit kız babasının kurduğu cümle: Benim kızım namaz kılarken ölüp cennete gitti, köpük banyosu yaparken ölmedi ya. Bu olayın üstüne bu kadar gitmeyin, Takdir ilahi.

Ne beklerdiniz ki; adam evladı namazda öldü diye zil takıp oynayacak. Yasadışı (hoş yasal olsa ne yazar) bir Kur’an Kursunda yatılı okuyan kızı, tamamen ihmal nedeniyle oluşan patlama sonucu yıkılan binada öldü. Adam sevinçten uçuyor. Tam bir sapıklık, beyinsel sapma, delilik. 

Bizim çok bilmişler de hop oturup hop kalkıyor, olayın üstüne gidiyor, soruşturmalar açtırmaya kalkıyor. Yahu size ne? Alan memnun satan memnun, kız ölmüş, cennete atmış kapağı, baba sevinçten dört köşe, bu olayın karşısında duranları haşlıyor. SİZE NE? diyor. Sahi doğru – BİZE NE!!! Hiç değilse imamın tecavüzüne uğramadan gidiverdi dünyadan (kız yoksa imamın elinden de mi geçtin sen vah vah vah)

Gelelim köpük banyosu meselesine.

Adamlar ya da kadınlar yaz tatiline çıkıyor, çok yıldızlı tatil köylerinden birine tonla para ödeyerek geliyorlar. Yabancı ise bu kişiler; ülkelerinin en alt tabakasından olup ya işsizlik maaşı ile yaşayan ya da ülkelerinin en alt gelir grubundan ucuz tatil peşinde koşan cinsten insanlar. Üçotuz paraya Türklerin kendilerine peşkeş çektikleri turizm tesislerine kapağı atıyorlar. Hayatlarında görmedikleri bir şatafat, lüks ve konfor içinde 10-15 gün geçiriyorlar. Hayvanlar gibi yemek yiyip, içki içiyorlar, orayı burayı kirletip gürültü yapıyorlar.

Bu insanlar hafif bir müzik eşliğinde kaliteli bir yemekten, havuzbaşında sessiz ve dingin bir ortamda içkisini yudumlayıp kitabını okumaktan, güneşin batışından, yunusların zıplayışından pek de anlayan tipler değiller. Bunların tatilden anladıkları; körkütük içmek, çılgınlar gibi dans etmek, havuz aktiviteleri diye yüzbin tehlike içeren saçma uygulamaları yapmak, kadınları soymak, kendilerini teşhir etmek, direklerle sevişmek, azmak, akla gelebilecek her türlü sapıklığı bu 10-15 gün içinde fütursuzca yapabilmek.

Hele o köpük banyosu olayı. Gecenin geç saatlerinde köpüklerin içinde yuvarlanmak, ıslanmış ve şeffaflaşmış giysilerinden fırlayan vücutlarının heryerini keşfetmek, kaymak, yuvarlanmak, manyaklaşmak, o arada bir fırsatını bularak karambolden hedefi tutturmak. Kime rast gelirse gerekeni yapmak. Müthiş bir eğlence, şahane. Tam bir sapkınlık, sapıklık, manyaklık.
Bir de üstüne ihmal sonucu meydana gelen facia ve ardından birsürü ölüm. Bunlar da cinsel ibadet esnasında ölmüş bir başka çeşit şehitler.

Şehit babasının kurduğu cümle köpük banyosunu sapıklaştırırken hatalı bir anlam içermiyor, ne çare ki kendi içinde bulunduğu halin de ikincisinden daha az bir sapıklık olduğu gerçeğini de yok etmiyor.

Biri dinsel sapıklık
Diğeri ise cinsel sapıklık.
Bizim için bir farkı yok. İkisi de SAPIKLIK

Gelelim cennet olayına. Şimdi bu ahirete mektup yazıp uçak kaldıran kızcağız cennete gitti. Eh bunun babası falan da oraya giderler, bir torpil ayarlanır artık. Tüm etik değerleri terk etmiş ama dinin gereklerini yerine getirdiğini inanan ve buna insanları inandıran yobaz, yalancı, tüccar taifesi de cennette.

Ben bu kadar cehaletin, bu kadar üçkağıtçının, bu kadar ikiyüzlü yalancının, sübiyan düşkünü seks manyağının bulunduğu bir cennete asla gitmem, Vallahi de billahi de beni oraya sokacak melek anasından doğmadı, geberirim - kendimi yakarım ama asla gitmem. Biz rotayı ateşin kızıl sıcaklığına çoktan çevirdik. O sıcakta da nasılsa köpük banyosu falan olmaz, bu manyaklıktan da yırtmış olur cehennemde huzura ereriz.

Allah aklınızı korusun, sevgiyle kalın.

Yalnızlığa Övgü

Mutluluğun gözü kördür,
Yalnızlık sağır.
Ondandır biri tökezleyerek yürür,
Öbürü uykusunda bile bağırır.

Özdemir Asaf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder