Ben evlenmedim. Nişanlanmadım dahi. Şimdi bu banal lakırdıyı
niye yazdım hemen belirteyim. Bizde gelenektir, nişanda, nikahta, düğünde insanlara
hediyeler alınır, eğlence yapılır, kıyafetler hazırlanır, vur patlasın çal
oynasın, dibine kadar gidilir. Severiz bu tip şeyleri; en köylümüzden en
kentlimize kadar, işte bu noktada hepimiz bir, hepimiz AYNI oluruz… Altınlar
takılır, paralar iğnelenir yakalara, deliler gibi göbek atılır, içilir, yenir
eğlenilir. Dahasını anlatmayayım, hepiniz bilirsiniz. Şimdi nereden mi geldim
bu meseleye? Birçok yakınım, eş dost, akraba, bende bir nişan-düğün eğlencesi
yaşayamadıkları için hep derdi ki; bir doğum günü partisi yap da bari
düğününmüş gibi eğlenelim. Bu talep hep aklımda ama bir türlü kısmet olmadı… ya
da şimdi oldu ve ben hiç de katkım olmadığı halde tamamen rastlantısal bir
şekilde 45’inci yaşımı 112 kişi ile birlikte, sazlı, sözlü ve yemekli ve de
sınırsız içkili olarak bir güzel kutladım. Emeği geçenlerin bu dünyada hep yüzü
gülsün, başka lafım yok.
Gelelim asıl konumuza.