Merhaba

Yaşadıkça birikti, yaşadıkça birikti, doldu, taştı. Ben de tüm bunları yazdım. Bu sefer de yazdıklarım birikti, doldu, taştı. Taştıkça paylaşmayı çare gördüm. Benim çarem okuyuculara dert olur mu bilmem ama yıllardır yazılanların hepsi burada. Biraz siyasi, biraz felsefi, biraz da insani. Bir hayli de Zeynep'ten.


Afiyet olsun








4 Kasım 2013 Pazartesi

45 Yaş Hatırası (2 kasım 2013)

Ben evlenmedim. Nişanlanmadım dahi. Şimdi bu banal lakırdıyı niye yazdım hemen belirteyim. Bizde gelenektir, nişanda, nikahta, düğünde insanlara hediyeler alınır, eğlence yapılır, kıyafetler hazırlanır, vur patlasın çal oynasın, dibine kadar gidilir. Severiz bu tip şeyleri; en köylümüzden en kentlimize kadar, işte bu noktada hepimiz bir, hepimiz AYNI oluruz… Altınlar takılır, paralar iğnelenir yakalara, deliler gibi göbek atılır, içilir, yenir eğlenilir. Dahasını anlatmayayım, hepiniz bilirsiniz. Şimdi nereden mi geldim bu meseleye? Birçok yakınım, eş dost, akraba, bende bir nişan-düğün eğlencesi yaşayamadıkları için hep derdi ki; bir doğum günü partisi yap da bari düğününmüş gibi eğlenelim. Bu talep hep aklımda ama bir türlü kısmet olmadı… ya da şimdi oldu ve ben hiç de katkım olmadığı halde tamamen rastlantısal bir şekilde 45’inci yaşımı 112 kişi ile birlikte, sazlı, sözlü ve yemekli ve de sınırsız içkili olarak bir güzel kutladım. Emeği geçenlerin bu dünyada hep yüzü gülsün, başka lafım yok.

Gelelim asıl konumuza.