Merhaba

Yaşadıkça birikti, yaşadıkça birikti, doldu, taştı. Ben de tüm bunları yazdım. Bu sefer de yazdıklarım birikti, doldu, taştı. Taştıkça paylaşmayı çare gördüm. Benim çarem okuyuculara dert olur mu bilmem ama yıllardır yazılanların hepsi burada. Biraz siyasi, biraz felsefi, biraz da insani. Bir hayli de Zeynep'ten.


Afiyet olsun








4 Kasım 2013 Pazartesi

45 Yaş Hatırası (2 kasım 2013)

Ben evlenmedim. Nişanlanmadım dahi. Şimdi bu banal lakırdıyı niye yazdım hemen belirteyim. Bizde gelenektir, nişanda, nikahta, düğünde insanlara hediyeler alınır, eğlence yapılır, kıyafetler hazırlanır, vur patlasın çal oynasın, dibine kadar gidilir. Severiz bu tip şeyleri; en köylümüzden en kentlimize kadar, işte bu noktada hepimiz bir, hepimiz AYNI oluruz… Altınlar takılır, paralar iğnelenir yakalara, deliler gibi göbek atılır, içilir, yenir eğlenilir. Dahasını anlatmayayım, hepiniz bilirsiniz. Şimdi nereden mi geldim bu meseleye? Birçok yakınım, eş dost, akraba, bende bir nişan-düğün eğlencesi yaşayamadıkları için hep derdi ki; bir doğum günü partisi yap da bari düğününmüş gibi eğlenelim. Bu talep hep aklımda ama bir türlü kısmet olmadı… ya da şimdi oldu ve ben hiç de katkım olmadığı halde tamamen rastlantısal bir şekilde 45’inci yaşımı 112 kişi ile birlikte, sazlı, sözlü ve yemekli ve de sınırsız içkili olarak bir güzel kutladım. Emeği geçenlerin bu dünyada hep yüzü gülsün, başka lafım yok.

Gelelim asıl konumuza.

28 Eylül 2013 Cumartesi

Yoğurtçu Parkı’nda Ev’sizler (28 eylül 2013)

Dün bir bugün iki

Soluksuzum, deli gibi iş yapıyorum ama sonuç bir pire kadar bile değil. Hiç iş bitmiyor, her şey beni bekliyor, sürekli elektrik idaresi, telefon-telekom, kablotv merkezlerinde koşturuyorum, oradan çıkıp buraya gidiyorum, doğalgaz falan derken aklım başımdan iyice gitti. Tam 48 saattir, çok sevdiğim ve sık kullandığım baharatın kavanozuna bakıp adını hatırlamaya çalışıyorum, düşün, düşün, düşün ve sonunda evet BİBERİYE! Onu bile unutmuş bu kafam.

Dün bir bugün iki

Sabahın çok erken saatlerinde genç bir çocuk görüyorum penceremden. Pecmürde bir hal içinde, tamamen dağılmış ama çok çok genç. Bu yaşta nasıl dağıtmış düşünüyorum. Doğuştan gelen bir delilik halidir alkolizm ve bu da maalesef öyle ama! Uzak durduğumuz o güzel insanlardan.

18 Eylül 2013 Çarşamba

I$ ARIYORUM

Merhaba,

Kasım ayının 2'sinde emekliliğe hak kazandığım için aynı ayın sonu itibariyle EMEKLİ oluyorum.
Emekliliğimi takiben çalışmayı düşünüyor ve istiyorum.
Özel durumum nedeniyle bu çalışma tipi 7/24 olamayıp daha sakin bir iş tipinde olacaktır.

HAYALİM:

Bir vakıf ya da müzede yarızamanlı olarak çalışmak, özellikle de ziyaretçilere rehberlik etmektir, keyifli bir zaman geçirtmektir.

KoçSistem'de çalıştığım kısa zaman içerisinde Kurumsal İletişim Yöneticiliği'nin düzenlediği bir etkinlik olmuştu.
Ünalan Mahallesindeki bir ilköğretim okulunu Rahmi Koç müzesine götürmüştük. Şehrimizin zahmetli bir bölgesi ve zor koşullarının çocuklarıydı müzeyi ziyaret edenler...

Öğrenci sayısı çok fazla idi ve müzedeki rehberler yeterli olamadıkları için bizlerden yardım istediler... ben hemen kabul etmiştim. Hayatımda geçirdiğim en güzel gündü ve yaşadığım en mükemmel deneyimdi.

Fen Bilimleri ağırlıklı eğitimim nedeniyle çocuklara çok güzel rehberlik etmiş, onların meraklı sorularını eksiksiz yanıtlayabilmiştim. Bu anı yukarıdaki hayalimi tam 6 yıldır içimde yaşatmakta... tam-zamanlı çalıştığım dönemde bu işi gönüllü olarak haftasonları yapmayı düşünmüş ama cesaret edememiştim. Şimdi bu işi daha profesyonel nitelikte yapmayı hedefliyorum.

Açıkçası ne SAP geçmişim ne de kendini kaybetmiş mühendis halimle iş aramıyorum. Bu tarz çalışma tipi artık benden çok uzakta... ayda 5000-10000TL gibi maaşlarla coşmak benim yaşam anlayışımın tamamen dışına çıkmıştır. Hayatımı asgari ölçütlerde ama keyifli şekilde sürdürürken gelir durumumda beklenmedik bir kısıtlama olmuştur ve bunu telafi etmem gerekmektedir. Bu durumu da göz önünde bulundurmanız ricasıyla, arayışımı çevrenizle paylaşmanızı dilerim. 

Saygı ve sevgilerimle,


-- 
Zeynep SAĞLAM

24 Ağustos 2013 Cumartesi

PERDE (24 ağustos 2013)

Yıllardır ev ile ilgili işler yapmadım… ne gibi mi? Taşınma, yeni eşya, yeni aksesuarlar, yeni duvarlar, dolaplar, halılar, cam eşyalar, lambalar gibi. Evlenmediğim için ev de kurmadım sıfırdan, o nedenle bilmiyorum yeni yerleri, markaları ve seçenekleri… kısacası dünyadan haberim yok.

Eh şimdi vakit geldi, biraz da mecburiyetten piyasaya çıktık.  Bakalım dedik, devir ne devri, nedir zamanın getirdikleri? AMAN ALLAHIM!

AMAN ALLAHIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIM. İnanılmaz. Basit bir perde rayı için karşınıza 111 seçenek çıkıyor, perdenin kendisi içinse 1150 tercih olanağı var! Renkler, desenler, modeller, kombinasyon çılgın boyutta… düşünmek son derece karmaşık bir matrisin ortasına atıyor ki sizi beyniniz su kaynatabiliyor.

İnsanlara sunulan alternatif ürkütücü, bu alternatiflerin özendiriciliği ise tehdit edici. Gerçekten bu tüketim çılgınlığı ve bence; olsa da, olmasa da hiçbir önemi olmayan bu objelerin varlığı dünyanın başına gelmiş en büyük felaket.


İnsanlık almış başını gidiyor, çağın büyük devrimlere ihtiyacı var. Öyle böyle değil ama çok radikal devrimlere, geri dönüşümsüz değişimlere geçilmesi şart. Bu tüketim manyaklığı ile bırakın bedenleri, ruhlar tahrip olup gidiyor. İnsan psikolojisi alt üst durumda ve bence herkes amansız bir hastalığın pençesinde kıvranıyor… Uzak durun alışverişten ve uzak durun binlerce modelden. Ruhunuz size lazım… başka dünya yok ama olsaydı bir dakika durmazdım

17 Ağustos 2013 Cumartesi

ACIKLI BİR YAZI (18 ağustos 2013)

Yıllar önce yazmıştım; “ülkemde mülteci oldum” diye! Oysa ne müstesna günlermiş onlar, meğer ne güzelmiş herşey, farkında değilmişim. Hiç tahmin etmemiştim bu derece yozlaşacağını ve bu derece bitip tükeneceğini.

70’li yıllara rastlayan çocukluğumda ilk kez kulağıma çalınan şu cümleyi 40 yıldan fazladır o kadar duymuştum ki, gelinen nokta itibari ile UMUT duyulacak en ufak bir şık kalmadığını acılar içinde görmekteyim. Ne mi o cümle:

ATATÜRK’ÜN KURDUĞU CUMHURİYETİ KİMSE YIKAMAZ. O İŞ O KADAR KOLAY DEĞİL. BU ÜLKE SAHİPSİZ DEĞİL.

Hah hah hah haaaaaaa.

Geçelim. 

21 Haziran 2013 Cuma

Duvar Yazıları 2

24.6.2013

  • 11 yıl önce söylemiştim, hatta dilimde de tüy bitti... ülkede iki grup var
    YURTSEVERLER
    VATANHAİNLERİ
    Türkiye Cumhuriyeti -izm.lerden , -ist.lerden ve -cı/-ci.leden çoktan kopmuş ayrılmıştır... şimdi barış zamanıdır, yurtseverler YURTSEVER'lik ekseninde barışmak zorunadır... gerisi tefarruattır... yurdunu seven bizimdir, bizimledir...

 

  • Yağmur Komünisttir;Çünkü
    Herkese Eşit Yağar.
    Rüzgar ise Kapitalisttir
    Zayıf olanı Yıkar.
    CHE

    Begüm Sazova den

 

  • MUTLAKA PAYLAŞIN EY KOŞUYOLU VE ACIBADEMLİLER

 VALİDEBAĞ KORUSU, ÖĞRETMENEVİ

Yıllardır açgözlü para babalarının ve rantçıların hedefinde olan ve sayısız eylem ile hakları savunulan Validebağ Korusu ve içindeki Adile Sultan Kasrı (öğretmenevi) için yine herşey aynen eskiye dönmüş ya da eskisinden beter hortlamıştır.

Şu an orayı korumaya ant içmiş sivil platform bile ne olduğunu bilmez haldedir, içeri girişler yasaktır. Teneke bariyerlerle çevrili bahçede derin çukurlar kazılmış, iş makineleri acımasızca söküm ve kazma işlemleri yapmaktadır.

 Kasrın 100 küsur yıllık taş duvarı yıkılmış yerine kalıp-beton denen iğrenç bir duvar zemini hazırlanmıştır, Modern anlamda inşaatın türünde bir sıkıntı yoktur ama tarihi eser olarak bakıldığında görüntü bir felakettir. O antika taş duvarın her taşı bir değerken şimdi yerinde yeller esmektedir. Bahçe düzenlemesi hikayesi ile Kasrın bahçesi ve mesire alanı bir yıldır tamamen kapalıdır. Güzelim meşe ve çınar ağaçlarının altında oturabilmek hayallerde kalmıştır.

 Kasrın restorasyonu tam 2 yıl sürmüş ve hizmete açılmışken, iki ay geçmeden yeniden kapatılmış ve bahçe düzenlemesi adı altında gizli kapaklı alt yapı hazırlıkları başlamıştır, bir yıldır bahçe kapalı olup ne zaman biteceği belli değildir.

 Bölge BELEDİYE’nin kontroluna geçirilmeye çalışılmakta hatta orada bir cami inşa edilmesi bile tartışılmaktadır ( Sanki Adile Sultan bilmiyordu oraya cami yapmayı, yaptırmayı!).

Neticede GEZİ Parkındakinden çok daha vahim bir durum bu bölgede yaşanmaktadır. Neredeyse 15 yıldır her vakit korumak, savunmak zorunda kaldığımız, hakkında alınan koruyucu kararların her seferinde delinerek yeniden kudurmuşların saldırısına uğrayan bu son doğal abide için kolları sıvama vakti kapımıza dayanmıştır.

 Bütün İstanbul halkı hazırlıklı olsun, çok yakında orada da TOMA’ların önüne yatmamız gerekebilir… hatta o an çoktan gelmiştir zira içerisi savaş alanı gibidir… Silahlar iş makineleri, işgalci askerler ise dilleri lal olmuş işçi, amele, bahçıvan ve mühendislerdir.

 Masum değillerdir, masum olsalar orada ne yapıldığını semt sakinleri ile yüreklice paylaşırlar ve çevre halkın onayı ve bilgisi dahilinde işlerini yaparlar. PROJE nedense HALKA AÇIK değildir

 Lütfen bunu yayınız.

 

  • en önemlisi lüzumsuz turnuvalara sürekli para akıtılması olarak dikkat eçekmelidir... 2020 olimpiyat oyunları adaylığı tam bir ŞUURSUZ.luktur. Her yıl bir turnuva düzenleyip, bu işlerde gereken yapı, tesis, malzeme gibi şeyler yandaşlara para akıtma hileleridir ve aynı hile 2020 olimpiyatları için çok daga organize olarak piyasa sürülmektedir... bu OLİMPİYAT teranesi bizi batıracak son noktadır.

 2004 yılında Yunanistan'da idim, o malum açılış törenlerini orada izledim... sokaktaki YUNAN halkı ateş püskürüyordu ama dinleyen kimdi? O düzmecede milyar Euro havaya uçtu, paylaşıldı, şimdi kuruşa muhtaç hale geldiler... biz de yok Erzurum, yok Trabzon, yok şimdi de Mersin diye boyuna turnuva düzenliyoruz, yapılan tesisler çürümeye terk ediliyor, paralar havaya savruluyor... işte bunları anlatamıyoruz zekasız beyinlere... makarnacı, bulgurcu, kömürcü bidon kafalılara... hala masal olmuş "yağ, benzin bulamadığımız günleri mi istiyorsunuz" edebiyatı, yahu o günler geldi zaten dangalak sürüsü amaaaaaaaaaaaaa Türkiye'de olmayanlar için bir sözüm yok tabii... onlar bedelsiz piyonlar!

 

  • 11 yıllık şişirilmiş parlak ekonomi BATMIŞTIR... Yunanistan'daki gibi olaylar bizi de beklemektedir... Karamanlis'in savurgan ekonomi politikası sonucunda bir enkaz devralan yeni hükümetler belini doğrultamamaktadır... aynı oyun Türkiye'de de oynanmıştır... parlak Erdoğan dönemi bir enkazı kucağa vermiştir... şimdi asıl yapılması gereken bu enkazın molozunu da onlara bırakmak olabilir, bu afeti onlara yıkmak için hani neredeyse AKP ye bile oy verebilir miyim diye düşünmekteyim ?!?!?!?

 

  • AKP.li kadınları ÜÇÜNCÜ CİNS ilan ettim... özellikle de şu mecliste olanlarını:
    bu kadar kadın şiddeti, çocuk yaşta evlilik, tecavüz, cinsel işkence olayları oluyor-tepki SIFIR, bunlara verilen gülünç cezalar veriliyor-tepki SIFIR, tahliyeler oluyor sapıklar başüstü ediliyor-tepki SIFIR
    --------------------------
    nasıl bir cinssiniz arkadaş????? yahu siz NESİNİZ??? haaaaaaaaa unuttum, Erdoğan'a doğuştan nikahlısınız, tabi tabi

 

  • dün Erzurumdaydı ve artık dayanamadığım için dinlemedim... vaktim de yoktu vallahi, keyifli işler yaptım ama döndü dolaştı bir şekilde kulağıma geldi sözler... türban, içki, faiz lobisi ve CHP... aynı pilağı koymuş yine...
    haaaaaaaaaaaaaa 250 yıllık ay-yıldızlı bayrağı da değiştirmiş sanırım...
    Türkiye fiilen üçe bölündü
    *bir yanda 3 renkli bayrak
    *bir yanda yeşil Osmanlı bayrağı
    *bir yanda da üzerinde tartışmanın gereksiz olduğu gerçek, güzel, al kan kırmızı, ay-yıldızlı bayrağım.
    eeeeeeeee NAPCAZ ŞİMDİ

 

23 Haziran 2013

 

  • RIZA KAYAALP!
    sana burada bir şey olmaz, Türkiye'de sana kimse dokunmaz amaaaaaaaaaaaaaaaa
    uluslararası boyutta; itiraf ettiğin IRÇILIĞIN ve FAŞİST liğin için sana neler olur bilemiyorum
    eğer bugünden sonra seni herhangi bir yarışmaya, organizasyona kabul eden varsa
    hepsinin yüzünde tüküreyim...

 

  • içki içenler içeride olacak, sigara içenler dışarıda olacak...
    -----------------------------------
    ey be Murathan Mungan, bugünleri bildin mi de yazdın kurbanım
    -----------------------------------
    Ya dışındasındır çemberin
    Ya da içinde yer alacaksın
    Kendin içindeyken kafan dışındaysa
    Çaresi yok kardeşim
    Her akşam böyle içip, kederlenip
    Mutsuz olacaksın
    Meyhane masalarında kahrolacaksın

 

  • ya biraz da normal hayata dönelim...
    ALKOL YASAĞI olayı
    sanırım bu konuda halka, esnafa, turizmciye, işletmeciye "önce eşeğini kaybettirdiler" yani akıl almaz yasakları getirdiler, "sonra tekrar bulduracaklar" yani kırmızı hat, yeşil çizgi, gece 22.00 değil de 24.00 dan sonra satış yasağı gibi yumuşamalar yapacaklar... EH insanlar da buna da şükür deyip kabullenecek... GEZİ olayları nedeniyle isyan eden turizmci takımı bu olaya sesini çıkartmadan gayet saf şekilde bir köşede oturacak... hadi hayırlısı... nereden geldi şimdi bu benim aklıma yahu

 

  • herifler... Ermeni ve Rumların peşinden gidiyorsunuz diye halkı pataklıyorlar... buyurun bir bezelye beyin güruhu daha...
    ülen bu ülkede 3milyon Ermeni, 2milyon Rum olur, olur da bunların hepsi TC'yi yıkmaya ant içmiş olur, olur da hepsi ırkçı faşist, zalim olur, o zaman birazcık ayağa kalkın ama yok ki böyle bir şey... kafaya bak, illaki Etrmeni, Rum kanı dökecek... bulursa tabii o da ayrı... iğrenemiyorum bile bunlardan

 

  • sürekli empati yapıyorum, yani 25 yıldır falan:
    ÇARŞAF, TÜRBAN, VS. ZORUNLU OLSA!
    çok da direnmezdim herhalde, örtünürdüm hem de en has şekliyle
    ama eminim ki bu sefer de açılmak için eylem yapardı bugünkü örtülüler...
    kısacası YASAĞA DİRENİŞ DOĞAMIZDA VAR
    o nedenle YASAKLAR OLMAMALI

    örtülü annelerin mini etekli kızları vardı, o mini etekli annelerin türbanlı kızları oldu... bakalım bugünkü türbanlı annelerin kızları nasıl olacak? nerede ve ne zaman ve de ne şekilde bir karşı duruşla dikilecekler ebeveynlerinin karşısına

 

  • Berat Kandili (Beraet) bugün...
    bak Tayyip ...
    affedilir misin bilmiyorum ama bu akşam günahlarından arınabilirsin
    hadi bakalım bir dene! ha ne dersin?
    NOT: Az önce AUM'a gidildi, henüz fırından çıkmış mis mahlep kokulu kandil simitleri alındı, daha sıcacıklar ve özel talebim üzere sadece susamlı olarak hazırlandılar... kim icat ettiyse yeri cennettir

 

  • arkadaşım - BU TÜRBAN MAĞDURLARININ KİNİ VE İNTİKAMI HİÇ BİTMEZ

 zamanında Türban Yasağını eleştirdiğimde ne tepkiler almıştım, buyurun işte, böyle olacağını anlamadınız... 1988 de ilk yasaklar geldiğinde üniversite öğrencisiydim ve ertesi gün okulda 5-6 türbanlı ortaya çıktı... yasaklandı ve bunlar türban taktılar!? Neyse geçelim, onlar neydi ne değildi burası yeri değil

 Türban yasağı, okuyan kızın okuma hakkını elinden aldı, başı açık okusun dediniz, eeeee mezun olunca yine kapatacaktı, o zaman da kamuda çalışmayacaktı, eeeee özelde çalışırdı... neyi YASAK ettiniz peki?

 yine türbanlı kızın ikiz erkek kardeşi okumaya devam etti, eee peki yine soruyorum ne yasaklanmış oldu?

 bu yasağın ya da tersinin ne dibi ne sonu var?

 limit (-)sonsuzdan (+)sonsuza giderken 0/0 belirsizliği

şimdi de bu dinsiz imansız satılmışların elinde oyuncak oldu...

 30 yaşındaki türbanlı kız bugün diyor ki; SİZİN YÜZÜNÜZDEN OKUYAMADIM

 diyorum ki; KIZIM SEN 2002 DE KAÇ YAŞINDAYDIN

 diyor ki; 19

 e peki 2002 de kim geldi

 diyor ki; AKP....

 E BE EVLADIM NİYE ÇÖZMEDİ SENİN SORUNUNU, SEN TAM ÜNİVERSİTEYE BAŞLAYACAK YAŞTAYKEN GELDİ BU AMCALAR VE SEN HALA NİYE OKUYAMADIN?

 KULLANILDIĞINI NE ZAMAN ANLAYACAKSIN?


21.6.2013

 
  • bayıldııııııııııııııııımmmmmmmmmmmmmmm



 

  • GEZİ Olayları nedeniyle cebimizden çıkan 180dolar (Yiğit Bulut efendi söylüyor) HELAL OLSUN
    başbakanın uçaklarına verdiğimiz paraların yanında 180dolar devede kıl kalır
    HELAL OLSUN - HELAL OLSUN - HELAL OLSUN

 

  • ya bu BEKİR BOZDAĞ'a gerçekten üzüldüm ben...
    insanların cinsel tercihleri ve kimlikleri nedeniyle manevi saldırıya uğramasını hiç sevmem ama eğer öyle bir durumu varsa da çektiği azabı çok iyi anlayabiliyorum... hem o kesimden olacaksın, hem de böyle bir cinsel kimliğin olacak, iki kat zor, ne acılar çektin sen kimbilir, canım benim

 

  • Alper BAHÇEKAPLI kardeşim... sen de bir önder ol ve senin gibi kardeşlerimiz de onurlu eylemlerini tez zamanda gerçekleştirsinler
    NOT: Kendisi SABAH gazetesinin kapısında duranadam oldu, saatler sonra da istifasını verdi ve yemin etti.

 
  • ya bugünler hiç bitmesin...
    bu yandaş tv.ler hiç kapanmasın...
    bu adamlar hep konuşsun
    ORANTISIZ GÜLÜYOR ORANTISIZ EĞLENİYORUM
    sistem katil ve canilerde komedyenler yarattı hehehehe

 

  • başbakan!
    AKYAKA diye bir yer var Türkiye'de... belki siz orayı WHITE-COAST olarak biliyorsunuz
    dünya da orayı cittaslowa (yavaş şehir) olarak tanıyor... işte oraya hazine arazisine 8 katlı bina yapılma izni çıktı SEKİZ (eight) yani!!

 

  • "one minute" den sonra bir İngilizce harikası daha "White-sea"...
    ya bu adam bizi gülmekten öldürecek... kesin!
    bu arada WHITE-SEA Rusya'nın kuzeybatısında bir yerlerde haberiniz ola!



 

20.6.2013

  • evlatlarınıza BEYAZ tv, haber24, Samanyoluhaber gibi kanalları izlettirin... yalancılık, onursuzluk, satılmışlık nasıl olur o kanallarda örnekleri ile gösterin ki ömür boyu uzak dursunlar bu işlerden

 yahu Merkel Roth'u azarlamış diye haber yayınladı dün akşam... pes dedim, pes

 

  • ben Emine Erdoğan Hanım'ın gençleri hedef göstermesi konusunda kocasını fırçalayacağı an'ı beklemeye devam ediyorum
    ben Müezzinoğlu denen mahlukun istifa ettirilmesi ve TC vatandaşlığından çıkartılarak sınırdışı edilmesini bekliyorum
    ben 3.Köprü'nün adının değişmesini bekliyorum
    ben Gezi Parkı'nı kurtarırken elden giden hektarlarca ormanın, meranın, madenin hesabını istiyorum
    ben Taksim'den ...Harbiye'ye kadar alanın yeşillenerek tümüyle PARK haline dönüşmesini istiyorum
    ben 550 adet milletvekilinin TC yaşadığı sürece bir daha karşımıza çıkmamasını istiyorum

    çok şey istiyorum yahu

 

  • biraz komik olmaya çalışayım ve iki kere komik olayım (gülmek mecburi değildir)

 yıllaaaaaaaaaaaaaaaaaar evvel... Oktar BABUNA diye bir genç doktor (doktor adayı) vardı, babası meşhur prof. Cevat BABUNA'dır... bu genç kardeşimiz Harun Yahyacı yani Adnan HOCA'cıdır... benim gençliğimin meşhur akımı  biz bunların elinden de kurtulduk, aman aman neydi o yaaaaa... yakayı kaptıranı kurtarmak mümkün değil... her neyse geçelim

 bu Oktar BABUNA kardeşimiz aniden kanser oldu, bütün Türkiye ona ağladı... 1999 yılıydı galiba... bu hazret için Türkiye seferber oldu ve ilik nakli için kan örnekleri toplandı.

KAN ÖRNEKLERİ TOPLANDI

ülkemizin nadide keklik, bıldırcın ve üveyikleri; yine her zaman olduğu gibi aptallıklarının tüm doruk haliyle koşuştular ve kanlarını bağışladılar... kimdir Oktar, çok mu önemlidir, ne oluyoruz denmedi. Acırız ya biz, öyle safız öyle pelteyiz.  160.000 örnek toplandı ve nedense 120.000 örnek kayıplara karıştı, herifin bu kaybediş davası hala sürüyor sanırsam. Kimse bilmiyor ilikler nerede.

İşte GENETİK KOD o zaman çözüldü... bizim toprakların şifresini yakaladılar.

 bu toprağın şifresi, makarna, bulgur, kömür idi
 bu toprağın şifresi, evlilik programları, survivor, BBG.ler idi
 bu toprağın şifresi, dinime dokunma da ne yaparsan yap idi
 bu toprağın şifresi, her söylenene inanmaktı
bu toprağın şifresi, izlediği filmlerin sahi olduğunu sanmasıydı
işte biz çözülmüş bu şifrenin açtığı yolda ilerliyoruz.
 durun bakalım daha neler denenecek üzerimizde
 durmak yok DAYANMAYA devam

 

  • halkın nabzını ölçtüler... e sonuçlar ortada... demek ki daha tam koyun olmamışız çıktı ortaya
    ama ne AB ne de ABD nin Türkiye üzerindeki planları ve programları değişmediğine göre napcaz şimdi...
    asıl en büyük direniş bu aşamadan sonrası
    hazır olun paramız pul olacak, döviz-faiz-borsa-altın da fırtınalar kopacak
    batanlar olacak, daha da zenginleşenler olacak
    belki yokluk bile başlayacak
    hepsi de... bir güzel 3-5 ağaca, CHP'ye, çapulculara mal edilecek
    PLAN SONLANMADIĞI için de biz hala bu başımızdakilere sinir hastası olmaya devam edeceğiz...
    baktılar yine olmuyor, bizi mi düşünecekler, patlat iç savaşı, öldürt milleti birbirine, koca dünyada 75 milyon ortadan kalksa ne olur ki?
    ÖNEMLİ OLAN EMPERYALİSTLERİN PLANLARI DEĞİL Mİ?
    öffffffffffffffffffffffffff ömrümün kalanı pek güzel görünmüyor

 

  • şu camide içki mevzusuna saplandı kaldı arkadaş, baydım burada yahu, ahlaksız şerefsiz, aklında var demek cami ve seks

    bu adamları kovmak için sürekli bunların dinsiz ve Allahsız olduğunu yaymak galiba en etkili çözüm...

 
  • şimdi durun hele... GEZİ parkını dağıtıp da tüm eşyaları yağmalayan polisin bağlı olduğu İçişleri Bakanlığı 2-3 aya kadar açıklamayı şöyle yapacak:

    EŞYALARIN İÇİNDE NÜKLEER SİLAH, GÜDÜMLÜ FÜZE, TAHRİP GÜCÜ YÜKSEK BOMBALAR, MAKİNELİ TÜFEKLER, OTOMATİK TABANCALAR, KILIFLAR, VS. VS. VS. BULDUK!

    yazı bir kenara, demedi demeyin
 
 
  • mükemmel
 

15 Haziran 2013 Cumartesi

Duvar Yazıları 1


19.6.2013


  • ya ben düşündüm taşındım...
    vallahi ya İhsan Eliaçık ya da Mehmet Bekaroğlu...
    bu adamlar tadından yenmiyor...
 
 
  • 2 gündür düşünüyorum
    Betül ARIM'ın yazdığı mektubu defalarca okudum
    sevgili kardeşim Mustafa ALABORA'nın katline ilişkin fetvayı veren kendini bilmeze ders verir nitelikteki bu mektuptan sonra
    bir manyak tarafından, kana susamış bir cani tarafından ve yürek yiyebilecek potansiyele sahip bir vahşi tarafından yönetiliyoruz, buna kesin kararımı verdim.
    bu caninin karısı var
    bu katilin dört tane çocuğu var

    öncelikle Betül ARIM'ın o mektubu karısı olacak Emine Erdoğan'a göndermesini de isterim
    yine bir kadın ve anneyse Emine Erdoğan'ın kocasını şiddetle uyarmasını isterim
    Kızları ki birisi annedir, babalarını vicdana davet etmelerini beklerim
    ve ben olsam
    O ADAMI YARIM SAATTE BOŞARIM
 
 
  • Erdoğan'ın KIL'ı olan kadınımız için ortalığı ayağa kaldıran ve özür metinleri düzen kardeşlerimize sesleniyorum...
    peki o zaman niye onlarca yıldır
    LAZ fıkraları anlatıyor ve gülüyorsunuz?
    ya da LAZ aklı KAZ aklı deyip efendim %50 çalışan aklımızla alay ediyorsunuz...
    HEPİNİZİ MEN EDİYORUM
    BUNDAN BÖYLE BU TİP ŞEYLERİ DİLLENDİRMEK YOK!
    ya daaaaaaaaaaaa
    UKALALIK ETMEK YOK... hadi oradan
 

17 Nisan 2013 Çarşamba

Üç Harfliler (17 nisan 2013)


Hayatımızın kabusu olan üç harflileri düşündüm geçmişe yaptığım anlamsız bir yolculukta.

Kaç kişi hatırlar bilmem ama ilk üç harflimiz; LAB idi. Yer gök oynamıştı bu LAB meselesinde. Hatırlamadınız mı? Bulaşık deterjanları yahu. LAB’lı LAB’sız yaygaraları, LAB’sız olanların kanser yaptığı iddiaları, vs. vs.

Lineer Alkil Benzen’in kısa adı olan LAB -  sözün özü -  1986 yılında herkesin tüylerini diken diken etmiş ve halkımızın aylarca uçuklamasına neden olmuştu. Bilseler sonraki yıllarda daha daha neler gelecekti başına! Sevgili halkımız ne kimyasallarla zehirlenecek, ne radyasyonlarla yapı taşlarını yitirecekti. Çernobil felaketi de aynı yıllara rastlar ama ne yazık ki üç harfli değildir.

Sonra DDT çıktı ortaya, daha doğrusu DDT vardı da zararları olduğu bilinmiyordu. Böcekleri öldüren bu tarım ilacının, bütün dertlerimizin ve yakalandığımız illetlerin tek suçlusu olduğu kanıtlandı, bizler, “DDT ile öleceğimize böcek yeriz daha iyi” der bir hale geldik. DDT ise kullanılmaya devam ediyor, yılmıyor. Bazılarımız ise çarşı ve pazarlarda kurtlu meyve, böceklenmiş bulgur arayışımızı sürdürmeye devam ediyor, vicdanımızı rahatlatıyoruz.

Afrika rüzgarlarının dünyaya savurduğu HIV mesela. İlk ortaya çıktığında bütün dünyadaki insan neslini ortadan kaldıracak sanılan meşhur ve sabıkalı hastalık AIDS’in virüsü; HIV (Human immunodeficiency virüs). Şimdilerde laboratuvarlarda üretildiği ve bilerek Afrika’ya saçıldığı söylenen ama “niyet” ile “gerçekleşeni” farklı olan, neticede felaketi beraberinde getiren meşhur bir üç harflimiz daha.

A bir de ne olduğunu hala anlamadığım bir örgüt var, PKK. O da son 30 yılımıza damgasını vuran bir üç harfli. Bana göre dünya uyuşturucu üretim ve dağıtımını yöneten örgüt. Kimilerine göre kurtuluş ve bağımsızlık ordusu, kimine göre siyasal parti, bazılarınca terör örgütü. Ama üç harfli, var mı ötesi.

Ah en önemli üç harfliler ise kanımızı emen, al birini vur ötekine dediğimiz, başımızın en püsküllü belası siyasal partiler. Bunların eline hiç biri su dökemez. Yazayım mı? Yok yok yazmayacağım, siz anladınız onları.

Gelelim bugünlerin güzeline. GDO yani Genetiği Değiştirilmiş Organizma’ya . Akla gelebilecek her türlü canlıda uygulanan bir teknoloji; bir "gen teknolojisi". İsterseniz bir karpuz ile genlerinizi eşleştirir, çekirdekli bir hale gelebilir ya da sizden karpuza giden genler sayesinde karpuzu konuşturabilirsiniz. İşin şakası bir tarafa ama bu da başımızın püsküllü belası oldu gitti. Domates sandığımız solucanları, mısır sandığımız fareleri yediğimiz söyleniyor ve en kötüsü türlerde yozlaşma hep bu GDO yüzünden meydana geliyor(muş). Ben buna inanıyorum. Bakın etrafınıza!

İnsan gibi insan kaldı mı?

Duyguları, erdemleri, ahlakı, sevgisi olan kaldı mı?

Aklı olan var mı?

Burada kesiyorum tanıdığım ve asla yok olmasına izin vermeyeceğim tek üç harfliyle kapatıyorum.
AŞK