Merhaba

Yaşadıkça birikti, yaşadıkça birikti, doldu, taştı. Ben de tüm bunları yazdım. Bu sefer de yazdıklarım birikti, doldu, taştı. Taştıkça paylaşmayı çare gördüm. Benim çarem okuyuculara dert olur mu bilmem ama yıllardır yazılanların hepsi burada. Biraz siyasi, biraz felsefi, biraz da insani. Bir hayli de Zeynep'ten.


Afiyet olsun








17 Ocak 2012 Salı

Çakma Aristokratlar (17.1.2012)

Son yıllarda ülkemizde revaçta olan ilgi alanlarına ve spor faaliyetlerine baktığımızda son derece ilginç bir o kadar da gülünç şeylere rastlar olduk. Kendi adıma bu zırvalıklara gülüp geçsem de bu yoldan para kazananlara gıpta ediyor  ve yine bu yoldan soyulanlara hayret ediyor ama hiç acımıyorum.
Örneğin at binmek, örneğin golf oynamak, örneğin tenise sarılmak, örneğin her kış illaki kayağa gitmek, örneğin çocuklarımızı piyano, yüzme, at binme, satranç, bale, kayak kurslarına göndermek. Yine tatillerde bu aktivitelere göre programlar yapmak, uygun kıyafetleri edinmek, bir ton parayı bu yola dökmek gibilerini de sayabiliriz.  Bilmem niye yapılır bunlar, sınıf atlamak içinse; bence bir insanın başına gelebilecek en büyük felakettir - hiç gecikmeden tedavi edilecek bir kişilik bozukluğu olarak değerlendirilebilir. Kendini küçük görme zaaflığı ise; yine acınacak bir haldir ve bunu ortadan kaldırmak için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Demiyorum ki; hobileriniz olmasın ama zorlama ile değil, içtenlikle, yetenekle, beceriyle beslenen cinsinden olsun.
Çevrenize dikkat edin. Baleye gitmeyen kız çocuğu YOK, at binmeye gitmeyen erkek-kız çocuğu YOK, piyano dersi almayan çocuk YOK, yüzme keza öyle, kayak vs. Allah Allah gırla! Ne olacak bu insanlar? Kime neyi ispatlamaya çalışıyorsunuz ana-babalar? Bu kapasite aşımı faaliyet zincirlemesiyle nereye varacağınızı düşünüyorsunuz ey insanlık!
Yahu nedir  zorunuz? Farkında değilsiniz ama insanlık tarihi boyunca sistemden kaldırılmaya, yok edilmeye çalışılan SINIF AYRIMCILIĞI’na hizmet ediyorsunuz. Hani şu aristokratlar denen kibirli tabakaya! Yeniden o tabakayı oluşturmaya çalışıyor ama temelsiz olduğundan başarılı da olamıyorsunuz. Çünkü sizler en pahalı hobilerle ukalalık ederken, yine arabanızın kül tablasını yola silkeliyor, elinizdeki peçeteyi sokağa atıyor, sokakta yürürken kimseye yol vermiyor, yerlere tükürüyorsunuz. Ne olacak sizden merak ediyorum. Hiç uğraşmayın aristokrat olamazsınız, lümpenden LORD olmaz, lorddan da kamyon şoförü yaratılmaz. Kamyon şoförü de, seyyar satıcı da, devlet memuru da, doktor da, çaycı da, postacı da hepsi birdir. Yok edilmiş bir olguyu var etmeye çalışmak ise en büyük kerizliktir. Çakma Aristokratlar siziiiiii.
“ayyyyy yoga yapıyorum şekerim har ri ka, kesilikle geliyorsun” “abi yaaaa bir motor buldum, peşindeyim, akşama sabaha benimdir” “benim oğlumun yarın yüzme antremanı var, cumartesi piyanoya gideceğiz, pazar günü de basketbola götüreceğim müsait değilim” “tenis hocam çok yakışıklı” “iş yok abi onlarda bende bir leitz leica var yeni aldım 3000 dolar, lensi, objektifi, filtrelere de bir o kadar verdim, makine kral, kesinlikle tavsiye ederim” , “hay definişın (HD), trici (3D), 13 megapiksel, saundu enfes (sesten bahsediyor), kaç cigabayt?  (bunu da hep yanlış telaffuz ederler ciga değil GİGA’dır!) datasentır (Veri Ana Merkezi – bir bina ya da firma değil!)
Kulaklarımızı sürekli tırmalayan bu sözcüklerden ve cümlelerden bana gına geldi. Ya size?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder