Merhaba

Yaşadıkça birikti, yaşadıkça birikti, doldu, taştı. Ben de tüm bunları yazdım. Bu sefer de yazdıklarım birikti, doldu, taştı. Taştıkça paylaşmayı çare gördüm. Benim çarem okuyuculara dert olur mu bilmem ama yıllardır yazılanların hepsi burada. Biraz siyasi, biraz felsefi, biraz da insani. Bir hayli de Zeynep'ten.


Afiyet olsun








19 Aralık 2018 Çarşamba

2018 giderken (19 aralık 2018)


Nereye gidiyorsa artık, zaman göreceli bir şey başı da yok sonu da … biz kesitler alıp sağına soluna sayısal veriler ekleyip birer de isim takarak kendimizce yönetiyoruz… yönettiğimizi sanıyoruz. ZAMAN’ı anlamak modellemek, belirli kavramlara oturtmak imkansız, zaman özgür ve bağımsız, zaman sonsuz! Belirsiz! Anlamsız!

Neyse felsefeyi bırakalım bir kenara… bir zamanlar MUTLU OLDUĞUM ANLAR diye bir yazı kaleme almıştım; sağlam da bir liste yapmıştım. Zaman rahat durmuyor ki o dinamik felsefesi ile beynimi hiç rahat bırakmıyor, bütün dürtüklemeler beni yine klavye ile buluşturup yoruyor. Yazmasan olmaz, kaydetmezsen işte o zaman ZAMAN YOK OLUR! Yazmak lazım. Felsefeyi bırakamadık daha değil mi? Bakın konuşmaya da başladım, sorular soruyorum yanıtlarınızı duymayacağımı bilerek!

Ne diyorduk, 2018’i sepetliyoruz artık ve "bakalım bu yıl ne olmuş" gibilerinden bir göz atalım geçmişe.

Geçtiğimiz 1 Ocak’ta “bu yıl çok güzel şeyler yapacağım, çok güzel şeyler olacak” diye söz vermiştim kendime. Memleketin içler acısı durumuna, sosyo-kültürel felaketine rağmen benim cephemde herşey pek güzel geçti. 19 Aralık itibariyle bu tahlili yapabilirim, kalan 12 günde başıma ne gelir bilemem ama gelirse de bilin ki güzel güzel gidiyorum. Evet bu yıl hayal ettiğim herşeyin hemen hemen tümünü gerçekleştirdim. Bunun için önce kendime teşekkür ediyorum sonra da çevremdeki herkese, manavdan bakkala, sucudan çöpçüye, kahveciden çaycıya, herkese. Hele arkadaşlarıma, onlara binlerce kere teşekkür ediyorum. Bu sonuca varmamda hepsinin katkısı olduğunu bilmeliler.

Bu süreç Eylül yani Sonbaharın başlangıcıyla ivmelendi, açıkçası berbat sıkıcı bir yaz geçirmiştim, tümüyle eve kapalı, sıcak, pestil gibi bir yaz. 1 Eylül’de sokaklara çıktım, bugün hala sokaklardaydım, deliler gibi yürüyorum, uzun yıllar ara vermiştim bu işe yeniden başladım ve bu harika. Yürüyor, geziyor, kapı kapı sokak sokak yaşadığım yeri adımlıyor ve tanıyorum. Görsel hafıza depolarımı dolduruyorum çünkü biliyorum ki kısa bir süre sonra bunları göremeyeceğiz; yitirip gideceğiz! Bol bol fotoğraf çekiyorum ki arşivim zenginleşsin çünkü bir süre sonra bana lazım olacaklar.

A bu arada yaklaşık 10 yıldır,  net 8 yıldır ara verdiğim şeylere geri döndüm. Kendime bakmamaktan vazgeçtim. 10 yıl önce çılgın bir kararla kendime bakmaktan, birçok disipline bağlı yaşamaktan, giyinmekten, süslenmekten (çok özel durumlar hariç) vazgeçmiştim. Molalar oldu tabi ama genelde durum böyle idi. Yeni giyisiler satın almadım, yeni eşyalar da. Saçlarımı boyamadım, kısacık kestirip bembeyaz dolaştım 8 yıl. Annemin giymediği kıyafetleri giydim, 3 beden boldu ama giydim sorun olmadı ayrıca kısa da geliyordu ama hiç önemli değildi. 12 yıllık CAMPER, 22 yıllık CAT, 27 yıllık western gömleğim, annemin eski püskü deri ceketi vs. tam bir köyün delisi modunda ama tarif edilmez bir rahatlıkla nefis bir dönem geçirdim. İnanılmaz dinlendim herkese öneririm. Nepal’e gitmeye gerek yok yani, siz içinizdeki Nepal’i keşfetmeye bakın.

Çok daha önemlisi hayatımdaki gereksiz varlıkları ortadan kaldırdım, cansız maddi varlıkları fırlattım attım, canlı olanlarını da hayatımdan çıkarttım, beni yoran kimseyi bırakmadım; görüşmüyor, konuşmuyorum. Bakın bu da büyük rahatlık. Epeyce utanmaz, terbiyesiz oldum. Umurumda değil açıkçası ve ben bunları bu yıl fark ettim. Bu yıl anladım ki çok doğru bir karar vermişim 8-10 yıl önce. Ama bu kadar mola yeter diye düşündüm ve geri dönmeye karar verdim. Geri döndüğümde eski Zeynep’i bulamadım gayet tabii, eksiklikler, yıpranmalar var ne yazık ki ama onlar da işte bu ZAMAN denen şeyin yaptığı terbiyesiz şeyler. Ölçülebiliyor ya zaman; sıyırıyor da kazıyor da, silip süpürüyor da. Bunu da anladık sağolsun. Ha unutmadan yazayım 2012 yılından beri denize girmedim ben, bu yıla yetişmedi ama önümüzdeki yıl bu işi de halledeceğim umarım.  A bir de 1994 yılında satın aldığım ve hala üzerime rahatıkla giyebildiğim Levi's 501'imi giyeceğim. 

Yalnız bu arınma, temizlenme, rahatlama dönemine ilişkin çok değerli kazanımlarımı tümüyle bırakmayacak önümdeki zaman dilimlerinde onlarla birlikte yaşayacağım, yani herşey eskisi gibi olmayacak, ya da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak…

2019’e girerken kendinize sözler verin, yıla öyle başlayın olur mu? Ne istersen o olur; NE İSTERSEN!


3 yorum:

  1. Yazılarınız güzel Zeynep hanım, mümkün olduğunca okumaya takip etmeye çalışıyorum. Basit ve sıradan, hayatın içinden yazıyorsunuz. Ama yazıyorsunuz (Biraz uzun süreli yazıyorsunuz ama olsun :)) Bence bu işe biraz daha zaman ayırmalısınız. Bu arada birden fazla blog sayfanız var hangisine gireceğimi şaşırıyorum bazen :)
    İyi günler dileği ile. 2020'de de mutluluklar sizin olsun.

    YanıtlaSil
  2. Çok Teşekkür ederim...mümkün mertebe yazacağım sağolun varolun.
    2020 için ben de size sağlık, huzur, şans, bereket ve mutluluklar diliyorum...

    YanıtlaSil
  3. Merhaba. Özellikle geçmişe dair (70'ler 80'ler) yazılarınızı merakla bekliyorum.
    İyi günler.

    YanıtlaSil