Merhaba

Yaşadıkça birikti, yaşadıkça birikti, doldu, taştı. Ben de tüm bunları yazdım. Bu sefer de yazdıklarım birikti, doldu, taştı. Taştıkça paylaşmayı çare gördüm. Benim çarem okuyuculara dert olur mu bilmem ama yıllardır yazılanların hepsi burada. Biraz siyasi, biraz felsefi, biraz da insani. Bir hayli de Zeynep'ten.


Afiyet olsun








21 Mayıs 2012 Pazartesi

A DE DE (21 mayıs 2012)

Dün kapımızı çaldılar. Vakitsiz zamanda çalan zili hemen yorumlarız ailecek; yine ya yanlışlık yapılmıştır ya da lokanta kuryesidir gelen. Bu kez ADD yani Atatürkçü Düşünce Derneği’nden olduklarını söyleyen iki gençti kapı önündekiler. Merhabalaştık.

ADD’den geldiklerini ve kitap, kartpostal sattıklarını, böylece AKP’ye karşı çalışmalarını yürütmek adına bağış topladıklarını belirttiler.

Teşekkürler...

1- Ben de AKP’ye karşıyım, ne ekonomik ne de sosyal alanda yaptıklarının büyük bölümünü asla onaylamıyorum. Özellikle çevreye duyarsızlığı, memleketin mülkiyeti konusunda sürekli yanlış uygulamaları hayata geçirmesi ve en önemlisi de, taraflı muameleler yapması ve halkı her türlü sosyal kurum bazında bölmesi açısından onaylamam mümkün değil. Düşman kitleler yaratmada bu denli başarılı bir örgüt bulunamaz, dünya tarihine geçmeliler ve kabul görmeliler. BRAVO


2- Peki ADD nedir ne yapmıştır? Ben öğrenciyken de aynı geyik mevcuttu. 25 yıldır kitap satarlar, kapı kapı gezip kartpostal dağıtırlar. “Al kitapları oku ve Atatürk’ü öğren, benden bu kadar, gerisi sana kalmış” cinsinden bir çalışma ile havanda su döverler. Kesinlikle başarılı olamaz, kitlesel yayılımı sağlayamaz. Böyle hayalperest, basit bir oluşumdur kendileri.  Gezer gezer kapılardan dönerler. Ben geri çevirdim malesef.

İşin en acısı Atatürk böyle öğrenilemez, öğretilemez! Açıklayayım.

Biz ilkokula gidip okumayı öğrendikten sonra bize “gidin kitaplardan okuyup Matematik, Fizik, Kimya ve Tarih’i öğrenin” demediler, 11 yıl orta kademeli tahsil yaptırdılar ve bunları sürekli tekrarlarla, arada da yoklamalarla ölçülerek gayet güzel öğrettiler. Sonra da biz, yüksek tahsilimizi yapıp hayata atıldık. Değil mi ? Var mı aksini düşünen ?

Yok. 

O zaman böyle salak salak, kapı kapı gezip kitap satmakla olmaz bu işler. Atatürk’ü, Atatürkçülüğü öğrenmek ve öğretmek için mahallenin çocuklarını, gençlerini toplarsın, orada söyleşi mahiyetinde bir programla konuyu anlatırsın, sorulara yanıt verir, akıllardaki şüpheleri ortadan kaldıracak bilgiyi aktarırsın. Bunu destekleyecek, sana kapılarını açıp, mekan verecek insanları, kurumları bulur ve şekerle, kekle, meyve suyuyla ödüllendirerek gerekirse de kandırarak, çocuklarına gençlerine ulaşırsın. O karşı çıktığın AKP’nin örgütleri bu şekilde çalışıyor, kitleye evinde sözlü ulaşıyor, al da kitabımı oku demiyor! Olsaydı kendimi bildim bileli kitap satan ADD’nin üstün başarısına tanık olurduk, ATA’mız da şimdi olduğu gibi hakaretlere maruz kalmazdı. Bu ülkenin genelkurmay başkanı, 19 Mayıs’ı törenlerle kutlamıyor artık! Ait olduğu ordunun başarısını kutlayamıyor, öylece yaşayıp gidiyor. Yapacak bir şey yok çünkü, en güzeli teslim olmak.

Şimdi Cumartesi günü kitleler halinde sokaklara döküldük, bu ilk yıl, seneye bunun %50’si olmaz, ondan sonraki sene ise ancak %25 çıkar sokaklara, hele bir de hava yağmurlu olursa kimsenin aklına dahi gelmez, hem bu yıl Cumartesi’ye rastladı 19 Mayıs, gelecek yıllarda haftaiçi olacağından ve herkes tatillere kaçacağından tek kişiyi bulmazsın kutlayacak! Bu gerçek! KABUL ET.

Türkiye Cumhuriyeti'nde Ali Kırca ve M.A. Birand’ın belirttiği gibi devrim yapılmıştır. Bu devrimle 1923 devrimine son verilmiş, yerine şu anki düzen gelmiştir. Düzenin İslami bir yanı yoktur. Keşke olsaydı. Düzen; bir paylaşım ve bölüşüm düzenidir, paranın ve sermayenin, sonrasında toprakların, daha sonrasında da kaynakların paylaşımı ve bölüşümü düzenidir. Bu düzene dahil olabilenlere ne mutlu. Olamayanlara da geçmiş olsun. Eh pastadan herkes pay alırsa kimseye kırıntı kalmaz değil mi?


ha sahi memleket Behzat Ç ile uğraşırken Kurtlar Vadisi mezartaşını yaptı, koydu milletin önüne, sahi neden ha neden?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder