En mutlu demek abartılı olabilir ancak en eğlenceli günü
oldu bugün. Evime 200metre kala ve etrafta sığınacağım mendil kadarcık bir
saçak altı dahi yokken öyle bir yağmura yakalandım ki anlatamam… çooook yağmura, sağanağa yakalanmışımdır ama ya şemsiyem ya saçaklar ya da ulu ağaçlar
beni hep kurtarmıştır. Hayatımda hiç ıslanmadım ben, yarım yüzyılı geçirdim bu
dünyada ama tek kere suya, dereye, havuza, denize düşmüş insan değilim. İlk
defa başıma geldi.
Ekmek ve daha da önemlisi mayalayacağım yoğurdun sütünü
almaya çıktım ve evime çok yakınım. Gök gürledi, bulutlar simsiyah geldi ama
nasılsa kaçarım diye pek umursamadım ki; meteorolojiyi nefes alır gibi izler,
saati saatine tahminlere dikkate eder ve önlemlerimi alırım. Bu sefer de
atlatır damlalarla ralli yapar yırtarım dedim.
Olmadı, papaz bu kez o pilavı yemedi. Evime ramak kala
üzerime kovalarca su dökülmeye başladı… ilk işim ayakkabılarımı çıkartmak ve
elime almak oldu, yalınayaktım… iki üç adım atmıştım ki, ıslaklığın içime
ilerlediğini hissetmeye başladım, inanamıyordum ama sırılsıklam olmuştum.
Elimde ayakkabılarım, yalınayak sulara şap şap şap basarak ilerlerken kotumun
tümüyle üstüme yapıştığını ve ağırlaştığını iyice anlamış oldum… fazla
hızlanamadım çünkü süt 5lt, kot iyice ağırlaşmış üzerimde ve bluz ıslandığından
acayip de üşüyorum… yanımdan geçen arabaların içinden şaşkınca bakıyor insanlar…
saçlarımdan sular sırtımdan aşağıya akıp arka cebimdeki telefonumu da bir güzel
ıslatmış o ara; onu da eve gelince anladım zira cihaz şarj olamıyordu, nem
uyarısı veriyordu garibim Neyse
kuruttuk ettik hayata döndürdük.
Ama öyle güzel öyle güzeldi ki! Hele sulara şap şup çıplak
ayakla basarak yürümek, aman yarabbim, bu nasıl keyifti böyle, çocukluğumuz
gibi. Yağmura teslim olunca anladım çok aciziz, yapacak fazla bir şey yok.
Kaçma yağmurdan be Zeynep teslim et kendini diye düşündüm ve keyfini çıkardım.
Kapıya geldiğimde sırılsıklamdım, annem yerlere gazete serdi, üzerinden banyoya
ilerledim ve doğru duşa girdim… Keşke bir daha olsa.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder